İcra Hukukunda Güncel Gelişmeler – 89/4’deki Ceza Davası

Tarafından admin - İçinde:

İcra Hukukunda Güncel Gelişmeler - 89/4’deki Ceza Davası

İcra Hukukunda Güncel Gelişmeler – 89/4’deki Ceza Davası

İcra dairesi tarafından borçlu adına gönderilen ödeme/ icra emrinin kesinleşmesi ve borçlunun borcunu ödememesi halinde alacaklı haciz aşamasına geçilmesini talep edebilir. Bunun üzerine icra dairesi borçluya ait mal, alacak ve hakların hukuken haczederek alacaklının alacağının karşılanmasını sağlar.

Alacaklının alacağının karşılanması adına borçlunun sadece kendi üzerindeki mal, alacak ve hakların haczedilmesi değil borçlunun üçüncü kişilerdeki mal, alacak ve haklarının da haczedilmesi mümkündür. Bu husus 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 89 uncu maddesindeki haciz ihbarnameleri yoluyla gerçekleştirilir. Üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderilerek borçluya ait olan mal, alacak ve haklar haczedilir.

Kanun koyucu üçüncü kişiye, kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine 7 günlük süre içerisinde itiraz etme imkanı tanımıştır. Eğer üçüncü kişi kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine 7 günlük süre içerisinde itiraz ederse madde 89 hükmünde öngörülen diğer prosedürler işletilmez.

Üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine itirazı üzerine alacaklı, itirazın gerçeği yansıtmadığını ve haksız olduğu iddiasıyla üçüncü kişi aleyhine 89 uncu maddenin 4 üncü fıkrasında düzenlenen ceza ve tazminat davası açma imkanına sahiptir.

Bu çalışmamızda öncelikle 89 uncu maddede düzenlenen haciz ihbarnameleri genel olarak incelenecek akabinde asıl çalışma konusu olan 89 uncu maddenin 4 üncü fıkrasında düzenlenen ceza davası incelenecektir.

ÜÇÜNCÜ KİŞİLERDEKİ MAL, ALACAK VE HAKLARIN HACZİ (HACİZ İHBARNAMELERİ)

İcra takibinin kesinleşmesinden sonra borçlu borcunu ödemez ise alacaklı takibe devam ederek icra dairesinden haciz aşamasına geçilmesini talep edebilir. Bu talep üzerine icra dairesi borçluya ait taşınır/ taşınmaz malları, paraya çevrilecek hak ve alacakları ve borçlunun üçüncü kişide mevcut alacaklarının haczini gerçekleştirir. Borçluya ait olduğu saptanan mal, alacak ve hakların borca yetecek kadarı haczedilir.

Alacaklı, borçluya ait ancak üçüncü kişilerde bulunan mal, alacak ve hakların haczedilmesini isteyebilir. Alacaklının haciz talebi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 89 uncu maddesindeki koşulları sağlıyorsa icra dairesi tarafından üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderilecektir. Üçüncü kişi ise kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine karşı yasal süresinde itiraz edebileceği gibi itirazda bulunmayıp haciz ihbarnamesinin kesinleşmesini de bekleyebilir. Üçüncü kişi birinci veya ikinci haciz ihbarnamesine yasal süresi içerisinde itiraz etmişse kendisinden talep edilen parayı ödemekten veya malı teslim etmekten kurtulacaktır. Alacaklı ise üçüncü kişinin bu itirazının gerçeğe aykırı olduğunu ileri sürerek İİK m.89/4 hükmü uyarınca ceza ve tazminat davası açma imkanına sahip olacaktır.

Borçlunun Üçüncü Kişilerdeki Mal, Alacak ve Haklarının Haczi

Borçlunun üçüncü kişideki alacağı hamiline ait bir senede veya poliçe ve sair cirosu kabul bir kıymetli evraka dayanmakta ise, bu kıymetli evrak taşınırlar gibi haczedilir[1]. Bu nitelikteki kıymetli evrakların haczedilmesi İİK m.88 (taşınır haczi) hükmüne göre gerçekleştirilecektir.

Buna karşılık, borçlunun alacağı kıymetli evraka bağlı değilse bu alacağının haczi 89.maddede özel olarak düzenlenmiştir. Borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağı, 106.maddenin ikinci fıkrası anlamında taşınır hükmündedir. Ancak Kanun üçüncü kişilerdeki taşınır ve alacakların haczi için alacaklının lehine 89.maddede özel bir düzenleme yapmıştır. Alacaklı 89.maddenin sağladığı kolaylıklardan yararlanmak istiyorsa, bu yola başvurabilir ya da genel hükümlere göre haciz talep edebilir[2].

Takip borçlusunun üçüncü kişide bulunan alacaklarını; maaş ve ücret alacakları ve diğer alacaklar olarak iki grupta toplamak mümkündür. Takip borçlusunun maaş ve ücret alacaklarının haczi ve haczin sonucu İİK m.355-356 da ayrıca düzenlendiğinden, bu alacakların haczi hakkında İİK m.89 hükümleri uygulanmaz. Başka bir deyişle, İİK m.89’da belirtilen alacaklar, maaş ve ücretler dışındaki alacaklarıdır. Bu (m.89’da belirtilen) alacaklar, haciz kararı alınırken borçlunun üçüncü kişideki mevcut (doğmuş) alacakları olabileceği gibi, borçlu ile üçüncü kişi arasında mevcut bir hukuki ilişkiye dayanan, ileride doğacak (müstakbel) alacaklar da olabilir[3].

Birinci Haciz İhbarnamesi

Takibin kesinleşmesi üzerine ve alacaklının talebi ile icra dairesi, borçlunun üçüncü kişideki alacağının haczine karar vererek, haciz tutanağı düzenler ve bu haczi üçüncü kişiye bir haciz ihbarnamesi göndermek suretiyle bildirir. Bu ihbarnameye birinci haciz ihbarnamesi denir. Bu ihbarnamenin içeriği İİK m.89,I ve İcra İflas Kanunu Yönetmeliği m.42’de düzenlenmiştir. Bu haciz ihbarnamesi ile, üçüncü kişiye, bundan böyle haczedildiği bildirilen miktarı (borcunu) yalnız icra dairesine ödemesi gerektiği, borçluya yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı, aksi halde borcu icra dairesine tekrar ödemek zorunda kalacağı ihtar edilir. Bundan başka, üçüncü kişiye, takip borçlusunun kendisinden alacağı bulunmadığı veya takip borçlusuna daha önce ödediği veya borcun emrettiği kişiye ödendiği gibi bir iddiası varsa, icra dairesine (haciz ihbarnamesine) itiraz edebileceği (cevap verebileceği); aksi durumda, borcun zimmetinde sayılacağı ve bu miktarı icra dairesine ödemek zorunda kalacağı uyarısı yapılır (İİK m.89,II; Yönetmelik m.42,IV). Haciz ihbarnamesinde üçüncü kişiye, haciz ihbarnamesine itiraz edecekse, bu cevabını (itirazını), ihbarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde, icra dairesine yazılı veya sözlü olarak yapması gerektiği de bildirilir[4].

Üçüncü kişi birinci haciz ihbarnamesine, borçlunun kendisinden alacağı olmadığı veya borçluya ait taşınır malın elinde bulundurmadığını ileri sürerek 7 gün içerisinde itiraz edebilir. İtiraz üzerine üçüncü kişiye tekrardan aynı alacak veya taşınır için haciz ihbarnamesi gönderilemez. Alacaklı itirazın gerçeği yansıtmadığı iddiasıyla İİK m.89/4 hükmündeki haklarını kullanabilme imkanına sahip olacaktır.

Üçüncü kişi birinci haciz ihbarnamesine itiraz etmez ise haciz ihbarnamesinde talep edilen miktar kadar borçlu olduğunu veya teslimi istenen taşınır malın elinde bulunduğunu kabul etmiş sayılır.

İkinci Haciz İhbarnamesi

Birinci haciz ihbarnamesine yasal süresi içerisinde itiraz edilmediği takdirde alacaklının talebi üzerine icra dairesince üçüncü kişiye ikinci haciz ihbarnamesi gönderilir.

Bunun üzerine icra dairesi, üçüncü kişiye (örneğin, bankaya) ikinci haciz ihbarnamesi gönderir (m.89, III). İkinci haciz ihbarnamesi ile, üçüncü kişiye, yedi gün içinde birinci haciz ihbarnamesine itiraz etmediği için borcun zimmetinde sayıldığı bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü kişinin ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde borcu olmadığı itirazında bulunabileceği bildirilir; bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi üçüncü kişiden istenir[5].

Üçüncü kişi ikinci haciz ihbarnamesine, borçlunun kendisinden alacağı olmadığı veya borçluya ait taşınır malın elinde bulundurmadığını ileri sürerek yedi gün içerisinde itiraz edebilir. İtiraz üzerine üçüncü kişiye tekrardan aynı alacak veya taşınır için haciz ihbarnamesi gönderilemez. Alacaklı itirazın gerçeği yansıtmadığı iddiasıyla İİK m.89/4 hükmündeki haklarını kullanabilme imkanına sahip olacaktır.

Üçüncü kişi ikinci haciz ihbarnamesine itiraz etmez ise haciz ihbarnamesinde talep edilen miktar kadar borçlu olduğunu veya teslimi istenen taşınır malın elinde bulunduğunu kabul etmiş sayılır. Devamında alacaklının talebi üzerine icra dairesi tarafından üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilecektir.

Üçüncü Haciz İhbarnamesi

İkinci ihbarnameye süresi içerisinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü kişiye, on beş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir (Yönetmelik Örnek No: 21/a)[6].

Üçüncü kişi on beş gün içerisinde menfi tespit davası açmazsa, borcun zimmetinde sayılmış olması kesinleştir. Bu halde, üçüncü kişi (örneğin, banka), aynı on beş gün içinde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemek zorundadır; ödemezse, alacaklının talebi üzerine, üçüncü kişinin, zimmetinde sayılan borca yetecek kadar malı haczedilir, satılır ve elde edilen para ile takip alacaklısının alacağı (ve takip giderleri) ödenir[7]. Görüldüğü gibi, takibin tarafı olmayan üçüncü kişi, kendisine yüklenen sorumlulukları zamanında ve gereği gibi yerine getirmezse, alacaklı karşısında takip borçlusu gibi sorumlu olur[8].

Üçüncü kişi on beş gün içinde icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde takip alacaklısına karşı genel mahkemede menfi tespit davası açabilir. Burada görevli mahkeme, genel görevli asliye hukuk mahkemesi; yetkili mahkeme ise takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi veya davalının yerleşim yeri mahkemesi olacaktır. Dava açma süresi üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren on beş gündür. Bu süre hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece re’sen göz önüne alınacaktır[9]. İspat külfeti davacı üçüncü kişidedir (m.89/3)[10].

Devamında ise mahkemeden dava açtığına dair belgeyi ihbarnamenin tebliğinden itibaren yirmi gün içinde icra dairesine teslim etmek durumunda olup teslimden itibaren üçüncü kişi hakkında icra takibi üzerinde yürütülecek işlemler menfi tespit davasının kesinleşmesine kadar duracaktır.

Üçüncü kişi davayı kazanırsa zimmetinde bulunan borcu ödemekten veya zilyetliğinde kabul edilen taşınır malı teslim etmekten kurtulacaktır. Ancak, üçüncü kişi lehine bir tazminata hükmedilmez; çünkü, yedi gün içinde birinci ve ikinci haciz ihbarnamesine itiraz etmediği için, menfi tespit davası açılmasına kendisi sebebiyet vermiştir[11].

Üçüncü kişi davayı kaybederse zimmetinde kabul edilen borcu ödemek veya yedinde var olan taşınır malı icra dairesine teslim etmekle yükümlüdür. Aksi halde malları haczedilir, satılır ve elde edilen paradan alacaklının alacağı ödenir. Davanın kaybedilmesi halinde üçüncü kişi aynı zamanda alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata kendiliğinden mahkum edilecektir.

HACİZ İHBARNAMESİNE İTİRAZ ÜZERİNE CEZA DAVASI

Alacaklı, üçüncü kişinin itirazının gerçeğe aykırı olduğu iddiasında ise icra mahkemesine başvurarak maddi tazminat veya ceza davası açabilecektir (m.89/4). Başka bir deyişle, alacaklı bu davayı/ davaları, üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine yönelik itirazı üzerine açabilecektir. İtirazın birinci veya ikinci ihbarnamenin tebliğ üzerine yapılmış olmasının, alacaklının bu hakkını kullanması bakımından bir farkı yoktur. Alacaklının, İİK’nin 89 uncu maddesinin dördündü fıkrası hükmüne göre, icra mahkemesinden, haciz ihbarnamesine haksız itirazda bulunduğunu iddia ederek, üçüncü kişinin cezalandırılmasını ve tazminata mahkum edilmesini talep etmesi, aslında üçüncü kişiye karşı “ceza davası ve tazminat davası” açması anlamına gelir. Nitekim, bu fıkranın son cümlesinde, “İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder”, hükmü yer almaktadır. İİK m.89,IV’in lafzından, alacaklının iki talebi birlikte yapması (iki davayı birlikte açması) gerektiği anlaşılabilirse de, alacaklının bu davalardan ceza davasını açması ve mahkemeden üçüncü kişinin İİK m.338/I’e göre cezalandırılmasını talep etmesi(bu taleple üçüncü kişiden şikayetçi olması) mümkün olduğu gibi; alacaklının, icra mahkemesinden üçüncü kişinin haksız itirazı nedeniyle yalnız tazminata mahkum edilmesini istemesi de (tazminat davası açması da) mümkündür. Başka bir deyişle, İİK m.89/IV’de yer alan “…cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini…” ifadesindeki “ve” bağlacının “ve/ veya” olarak anlaşılması gerekir[12]. Bu açık hüküm nedeniyle, haciz ihbarnamesine itiraz edilmesi üzerine, alacaklı tarafından, İİK m.68 gereğince itirazın kaldırılmasının istenmesi veya İİK m.67’ye göre itirazın iptali davası açılması söz konusu olamaz[13][14].

Haciz ihbarnamesine verilen yanıtın gerçeğe aykırı olması yüzünden üçüncü kişi cezalandırılabileceği gibi, ayrıca alacaklının ödence isteme ve bu tazminat isteminin (davasını) ceza davasından ayrı bir dava olarak görülmesini isteme hakkı vardır. Madde metninde (bend:5) ve gerekçede, üçüncü kişinin tazminatı ceza davası ile birlikte isteyebileceği, ceza davası açmadan tazminat istenemeyeceği gibi bir bağlam çıkmaktadır[15]. Ancak, yasanın suç saydığı fiiller çoğunlukla, haksız fiil olması sebebiyle davalı ceza davasından bağımsız olarak, salt tazminat isteyebilir. YHGK’nun 18.10.1972 T., 71 E./İc-İf 325 K. 853 sayılı kararı da savladığımız görüşü doğrular niteliktedir. Eş deyişle, YHGK. Kararı kapsamından anlaşıldığına göre ceza ve tazminat davaları kendi dava diyalektiği içinde ayrı ayrı açılıp görülebilir[16].

İİY’nin 89.maddesi hükmü uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü kişi açısından 338.maddesinde yazılı suçun oluşabilmesi ancak üçüncü şahsın icra müdürlüğüne gerçeğe aykırı beyanda bulunması gerekir. Aksi halde üçüncü şahsın yönünden bu suç oluşmaz[17].

İİY’nin 89.madde metni içeriğine dayanarak diyebiliriz ki, üçüncü kişi yani haciz ihbarnamesi gönderilmiş olan bu şahsın ihbarnameyi aldığı zaman elinde borçluya ait taşınır bir malın ya da alacağın bulunması gerekir. Üçüncü kişinin elinde bulunan borçluya ait taşınır malı veya alacağı haciz ihtarnamesinin kendisine tebliğine rağmen, borçlunun kendisine alacağının bulunmadığını gerçeğe aykırı biçimde bildirmesi halinde maddede yazılı suç oluşur[18].

Haciz İhbarnamesine İtiraz

Haciz İhbarnamesine Süresinde İtiraz Edilmesi

Üçüncü kişi hakkında ceza ve tazminat davasının açılabilmesi için üçüncü kişinin birinci ve ikinci haciz ihbarnamesine itiraz etmesi zorunludur[19].

Alacaklının talebi üzerine icra dairesi tarafından gönderilen birinci veya ikinci haciz ihbarnamesine, ihbarnamenin tebliğinden itibaren yedi günlük yasal süresi içerisinde itiraz imkanı tanınmıştır. Üçüncü kişi; borçlu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya malın tüketilmiş veya kusuru olmaksızın telef olduğunu veya malın borçluya ait olmadığını veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi iddialar ile itiraz edebilecektir(m.89/2). İtiraz nedenleri sınırlı sayıda değildir.

İtiraz yazılı, sözlü veya elektronik ortamdan (m.89/2,10) gerçekleştirilebilecek olup herhangi bir harç ve resme tabi değildir(m.89/8). İtiraz, haciz ihbarnamesinin gönderildiği icra dairesine yapılabileceği gibi başka bir icra dairesi aracılığıyla da gerçekleştirilebilecektir.

Bu itirazdan sonra aynı kişiye aynı alacak veya taşınır teslimi için yeni bir haciz ihbarnamesi gönderilemez[20]. Gönderilse bile bu haciz ihbarnamesi herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz, üçüncü kişinin ayrıca itiraz etmesine de gerek yoktur[21].

Birinci ve ikinci haciz ihbarnamesine (yedi gün içinde) itiraz etmesi halinde istenen borcun üçüncü kişinin (örneğin bankanın) zimmetinde sayılmasına imkan yoktur; yani, üçüncü kişi kendisinden istenen parayı ödemekten kurtulur[22].

Birinci ve ikinci haciz ihbarnamesine kusuru olmaksızın bir engel nedeniyle itiraz edemeyen üçüncü kişi, 65.maddeye göre gecikmiş itirazda bulunabilir[23].

Burada dikkat edilmesi gereken husus üçüncü haciz ihbarnamesine itiraz imkanının bulunmadığıdır. Üçüncü haciz ihbarnamesi ile amaçlanan; üçüncü kişinin on beş gün içerisinde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan taşınır malı icra dairesine teslim etmesi yahut bu süre içerisinde menfi tespit davası açılması gerektiği aksi halde alacağın zorla tahsil edileceğinin ihtar edilmesidir. Görüleceği üzere üçüncü haciz ihbarnamesinde üçüncü kişiye itiraz imkanı tanınmamıştır. İşbu sebeple üçüncü haciz ihbarnamesine karşı İİK m.89/4 hükmüne göre ceza davası ve tazminat davası açılması mümkün değildir.

Haciz İhbarnamesine Süresinde İtiraz Edilmemesi

Üçüncü kişi kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresi geçtikten sonra itiraz etmesi halinde bu itiraz geçerli bir itiraz olarak değerlendirilemeyecektir. Süresinde yapılmayan bir itiraz var ise alacaklı İİK m.89/4 hükmünde düzenlenen ceza ve tazminat davasını açmayıp aynı maddede düzenlenen diğer usuli işlemlere devam etmelidir. Nitekim Yargıtay’ın görüşü de bu yöndedir[24].

İtiraz Üzerine Alacaklı Tarafından Ceza Davası Açabilme İmkanı

Öncelikle belirtmek gerekir ki, alacaklının İİK m.89/4 hükmü uyarınca maddi tazminat ve ceza davasını açabilmesi için üçüncü kişiye haciz ihbarnamesinin gönderilmesi gerekir. Uygulamada çokça yapılan üçüncü kişideki hak ve alacakların haczedilmesi için “haciz müzekkeresi” gönderilmesi haciz ihbarnamesi ile aynı amaca hizmet etmektedir. Fakat her iki işlemin sebep ve sonuçları farklılık arz etmektedir. Üçüncü kişinin haciz müzekkeresine cevap vermemesi veya itiraz etmesi halinde haciz ihbarnamesine bağlanan hukuki sonuçlar burada uygulanamayacaktır. Dolayısıyla alacaklının, haciz müzekkeresinin gönderilmesi üzerine üçüncü kişinin itirazının gerçek dışı olduğuna dayanarak tazminat ve ceza davası açma imkanı da bulunmamaktadır[25].

Taraflar

Ceza davasında davacı (müşteki) takip alacaklısı, davalı (sanık) ise haciz ihbarnamesine itiraz eden üçüncü kişi olacaktır. Üçüncü kişi gerçek kişi ise ceza davasının bu kişiye karşı, eğer tüzel kişi ise haciz ihbarnamesine imzalı cevabı veren temsile yetkili kişiye karşı açılması gerekmektedir. Tüzel kişinin bizzat kendisinin ceza davasında sanık olması ve cezalandırılması mümkün değildir.İİK’nun 345. maddesi[26], bu kanunda yazılı suçların hükmi şahsın (tüzel kişinin) idare veya muamelelerini ifa sırasında işlenmiş olması durumunda cezanın hükmi şahsın müdürlerine ve mümessil ve vekillerine, tasfiye memurlarında idare ve meclisi veya azalarına, murakıp müfettişleri veya azalarına veya fiili yapmış olanlara verileceğini göstermektedir[27].

Haciz ihbarnamesine itiraz vekil tarafından gerçekleştirilmişse, cezaların şahsiliği prensibi gereğince vekilin gerçeğe aykırı beyanından dolayı asilin cezalandırılması mümkün değildir[28].Vekil tarafından gerçekleştirilen itiraz, sadece ceza hukuku anlamında üçüncü kişinin cezalandırılmasını engellemekte ancak tazminat davası açısından üçüncü kişinin sorumluluğu devam etmektedir[29].

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Bu davada görevli mahkeme icra mahkemesidir.

Alacaklı sadece ceza davası açmış ise icra mahkemesinin davaya ceza mahkemesi sıfatıyla bakacağı aşikardır. İcra mahkemesinde ceza ve tazminat davasının birlikte açılması halinde hakim, davaya ceza mahkemesi sıfatıyla bakacaktır[30].

Yetkili mahkeme ise icra takibinin yapıldığı yerdeki icra mahkemesidir(m.348)[31].

Yaptırım

Davalı üçüncü kişinin suç işlediği yönünde kanaat oluşması halinde m.89/4 hükmünün atfı gereği mahkemece m.338/1 hükmüne göre “…..alacaklının şikayeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile …” cezalandırılmasına karar verilecektir.

Suçun Unsurları

Üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine yaptığı itirazın gerçeğe aykırı olduğunun ispat edilmesi halinde üçüncü kişi, m.89/4 hükmünün yollaması gereği m.338/1 hükmüne göre “Gerçeğe aykırı beyanda bulunma” suçundan cezalandırılacaktır. Nitekim m.338/1 “Bu Kanuna göre istenen beyanı, hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenerek üçüncü kişinin cezalandırılma aralığı üç ay ve bir yıl arasında olacaktır.

Suçun oluşabilmesi için maddi/ manevi ve diğer unsurların yanında; borcun kesinleşmiş bir borç olması[32], borçlunun icra ve iflas kanunu hükümlerine göre beyanda bulunma zorunluluğunda olması, beyanın gerçeğe aykırılığının kanıtlanmış olması ve gerçeğe aykırı beyanın vekil aracılığıyla değil bizzat asil tarafından yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde “Gerçeğe aykırı beyanda bulunma” suçu oluşmayacaktır.

Suçun oluşabilmesi için sanığın bilerek ve isteyerek gerçeğe aykırı beyanda bulunması gerekir. Yani suç genel kastla işlenebilir.

Şikayet

Alacaklı, üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine haksız olarak itiraz ettiği kanısında ise, üçüncü kişinin tazminata mahkum edilmesiyle birlikte veya ayrı olarak, İcra ve İflas Kanunu’nun 338.maddesine göre cezalandırılmasını da isteyebilir. Üçüncü kişinin cezalandırılabilmesinin koşulları, tazminata mahkum edilmesinden farklıdır. Bu talep tazminat talebiyle de ileri sürülse, her iki talep hakkında koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir[33]. Alacaklı tarafından ceza ve tazminat davası birlikte açılmış ise icra mahkemesince öncelikle ceza davasını inceleyecektir[34].

İİK’nın 338.maddesinin 1.fıkrasında düzenlenen suçun takibi şikayete bağlıdır. Dava İİK’nın 349.maddesi uyarınca İcra Mahkemesine verilecek şikayet dilekçesi ya da tutanağa geçirilecek sözlü beyanla açılır. Şikayet, İİK’nın 347.maddesinde belirlenen fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve herhalde fiilin işlendiği tarihten itibaren 1 yıllık süre içinde yapılmalıdır. Şikayete tabi olduğu belirtilen bu suçla ilgili olarak, şikayetin doğrudan İcra Mahkemesine yapılması gerektiğinden, 5271 sayılı Yasanın 170.maddesi uyarınca iddianame düzenlenmesine gerek bulunmadığı gibi, anılan yasanın 170. ve devamı madde hükümlerinin de bu suçlar yönünden uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Bu konuda Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.02.2007 gün ve 2007/16 Esas, 2007/28 Karar sayılı kararı ile davanın şahsi dava ya da iddianame düzenlenerek mi açılacağı yolundaki tereddütler giderilmiştir. Basit yargılama usulü uygulanır[35].

Alacaklı ceza davasını üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine itiraz etmiş olduğunu öğrendiği tarihten üç ay içinde açabilir (m.347). Bu süre hak düşürücü süre olup, icra hakimi tarafından re’sen nazara alınır. Takip alacaklısı, ceza davasını (ayrıca tazminat davasını) 347.maddeye göre üçüncü şahsın birinci ve ikinci haciz ihbarnamesine itiraz etmiş olduğunu öğrendiği tarihten itibaren üç ay içinde ve her halde haciz ihbarnamesine itiraz tarihinden bir yıl içinde açabilir[36]. Ceza davası üç aylık şikayet süresi geçtikten sonra ancak bir yıllık süre içerisinde açılmış ise icra mahkemesi ceza davasının düşmesine karar vermelidir. Fakat alacaklı icra mahkemesine başvurusunda ceza ve tazminat davasını beraber açmış ise hakim, ceza davası açısından davanın düşmesine karar vermeli, tazminat davası açısında ise davaya devam etmesi gerekmektedir.

İspat Yükü

Bu davada ispat yükü takip alacaklısındadır. Yani, alacaklının, üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu (haciz ihbarnamesine haksız itirazda bulunduğunu) her türlü delille ispat etmesi gerekir[37]. Nitekim İİK m.89/4 hükmünde “…alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını….” kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıkça belirtilmiştir.

Söz konusu suçun ispatında borçlunun üçüncü kişiden alacaklı olup olmadığı ihbarnamenin tebliğ tarihi dikkate alınarak incelenmelidir. Alacaklı, borçlu ile üçüncü kişi arasındaki banka hesapları, ticari defter ve belgeler, taraflar arasındaki sözleşmeler, faturalar, kıymetli evraklar vs. evraklar ile ispat faaliyetini gerçekleştirebilecektir[38].

Yargılama Usulü ve Karar

İcra mahkemesi ceza yargılamasını ve kararını m.349-354 hükümlerine göre gerçekleştirir. Bu kapsamda şikayet dilekçe ile veya şifahi beyanla yapılacaktır (m.349/1).

Şikayetçi alacaklı dilekçesinde göstermiş olduğu delillerle bağlıdır (m.351/1). Ancak uygulamada icra hakimi; ceza hakimi gibi tarafların ve kendisinin toplanmasını gerek gördüğü bütün delilleri toplanmakta, tanık dinlemekte bilirkişi incelemesi yaptırmaktadır, zaten yüksek mahkemede dosya içeriğine göre toplanması gereken delillerin toplanmasını mahkemeden isteyebilmektedir[39]. Akabinde icra mahkemesi duruşma için hemen bir gün tayin edecek ve sanığa celpname gönderecektir. Tanık gösterilmişse o da çağıracaktır (m.349/1). İki tarafta duruşma için belirlenen gün ve saatte icra mahkemesi huzurunda bulunacak veya vekil gönderecektir (m.349/2). Sanık başka yerde ikamet ediyorsa sorgusu istinabe yoluyla yapılacaktır (m.349/4). Sanık icra mahkemesinin huzuruna gelmez veya müdafi göndermezse yahut bizzat hazır bulunması lazım gelirse zabıta marifetiyle zorla getirilecektir. Bu suretle de bulundurulmazsa yargılamaya sanığın yokluğunda devam edilecektir (m.349/5).

Şikayetçi alacaklı belirlenen gün ve saatte duruşma salonunda bulunmaz veya vekil göndermez ise şikayet hakkı düşecektir (m349/6). Bu durumda eğer alacaklı tarafından maddi tazminat ve ceza davası birlikte açılmış ise, icra mahkemesi tazminat davası yönünden davaya devam edecektir[40].

İcra mahkemesi duruşmada her iki tarafı ve delillerini dinleyecektir. Duruşma sırasında Cumhuriyet Savcısının hazır bulunmasına gerek duyulmamıştır(m.350).

İcra mahkemesi tarafları dinledikten sonra en geç beş gün içerisinde kararını verir ve kararın özetini Cumhuriyet Savcısına bildirir (m.352/1). Kararda ayrıca, şikayet eden alacaklının şikayetinden vazgeçmesi veya borcun itfa edilmesi halinde dava ve cezanın düşeceği belirtilir (m.352/2).Şikayetten vazgeçmenin hiçbir duraksamaya yol açmayacak biçimde ifade edilmesi gerekir. Vazgeçme beyanı mahkeme önünde sözlü veya dilekçe ile yapılabilir. Haciz ihbarnamesine haksız itirazda bulunduğu (gerçeğe aykırı cevap verdiği) iddiası ile icra mahkemesinde yargılanan üçüncü kişi birden çok ise ve şikayetçi (davacı) alacaklı bu kişilerden birisi hakkında şikayetinden vazgeçerse, bu vazgeçmeden diğer şikayet olunan/olunanlar da yararlanacaktır[41].

Alacaklı, üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine verdiği cevabın doğru olmadığını (aksini) ispat edemezse, icra mahkemesi ceza davasında beraat kararı verir. Kuşkusuz, birinci veya ikinci haciz ihbarnamesi İİK m.89 hükmüne uygun olarak düzenlenmemişse, üçüncü kişinin itirazı, İİK m.338,I de düzenlenen suçu oluşturmaz.İİK’nun 338 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiş olan bu suçun oluşabilmesi için suça konu beyanın yapılmasının kanunen zorunlu olması gerektiği açıktır. İİK m.89 da bu zorunluluk açıkça ifade edilmektedir. Üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine verdiği gerçeğe aykırı cevap nedeniyle alacaklının zarara uğrayıp uğramaması suçun oluşmasında etkili değildir. Suçla korunmak istenen hukuki yarar kamu güvenidir[42].

Üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine verdiğini cevabın doğru olmadığını ispat edilir ve diğer tüm yasal koşullar oluşursa mahkemece üçüncü kişinincezalandırılmasına karar verilecektir.

İcra ceza mahkemesince verilecek davanın ortadan kaldırılması kararı ancak zamanaşımı nedeniyle olabilir[43].

Davacı veya davalı icra mahkemesince verilen kararlara karşı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümlerine göre başvuru yapabilecektir (m.353/2).

Dava Zamanaşımı

İİK’nın 338.maddesinin 1.fıkrasında düzenlenen gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suç sayılırsa 5237 sayılı TCK’nın 66.maddesinin 1. fıkrasının e bendine göre dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Zamanaşımının kesilmesi halinde bu süresi TCK’nın 67.maddesi uyarınca en fazla yasına kadar uzayabilir[44]. Nitekim Yargıtay içtihatları da bu yöndedir[45].

Ceza Zamanaşımı

İİK’nın 338.maddesinin 1.fıkrasında düzenlenen suçla ilgili olarak ceza zamanaşımı süresi 5237 sayılı TCK’nın 68.maddesinin 1.fıkrasının e bendi uyarınca ceza zamanaşımı 10 yıldır[46].

SONUÇ

2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 89 uncu maddesinde düzenlenen haciz ihbarnamesi borçlunun üçüncü kişilerdeki mal, hak ve alacaklarının haczinin sağlanmasına yasal dayanak oluşturmaktadır. Takibin kesinleşmesinden sonra alacaklının talebi üzerine borçlunun üçüncü kişilerdeki mal, hak ve alacaklarının haczedilmesi adına üçüncü kişiye haciz ihbarnameleri gönderilir. Üçüncü kişi ilgili haciz ihbarnamelerine yasal süresi içerisinde itiraz edebileceği gibi itiraz etmeyerek borcu öder veya borcu ödemeyerek haciz ihbarnamesinde belirtilenlerden borçlu gibi sorumlu olur.

Üçüncü kişi tebliğ olunan haciz ihbarnamesine 7 gün içerisinde itiraz edebilir. İtiraz üzerine madde 89 hükmünde düzenlenen prosedürler işlemeye devam etmez. Ancak alacaklı üçüncü kişinin itirazının gerçeği yansıtmadığını iddia ediyorsa yukarıda detaylıca açıkladığımız üzere ceza davası açma hakkına sahiptir. Haciz ihbarnamesine itiraz üzerine alacaklıya dava açma hakkının tanınması alacaklının alacağına kavuşması adına yerinde bir düzenlemedir. Nitekim genel hükümlere göre genel mahkemelerde dava açılabilme imkanı bulunmasına rağmen bu uyuşmazlık genel mahkemelere nazaran icra mahkemeleri nezdinde daha hızlı ve süratli çözüme kavuşacaktır.

Sonuç olarak tarafımızca gerçekleştirilen çalışmada 89 uncu maddenin 4 üncü fıkrasında düzenleme altına alınan üçüncü kişi aleyhine açılacak ceza davası detaylı şekilde incelenmeye çalışılmış olup ilgili düzenleme ile alacaklının alacağına bir adım daha yaklaşması sağlanmaya çalışılmıştır.

KAYNAKÇA

ARSLAN, R. (2016). Borçlunun Üçüncü Kişide Bulunan Alacağının Haczi, Haczin Üçüncü Kişilere Bildirilmesi ve Sonuçları. 65(4), 3217-3242.

ARSLAN, R., YILMAZ, E., TAŞPINAR AYVAZ, S., & HANAĞASI, E. (2020). İcra ve İflas Hukuku (Cilt 6.Baskı). Ankara: Yetkin Basım Yayım ve Dağıtım A.Ş.

Çetin, E. H. (2007). İcra – İflas Suçları ve Yargılama Usulü. İzmir: Güncel Hukuk Yayınları.

İpekçi, N. (2005). İcra ve İflas Kanunu Tatbikatı (Şerh) 1-99 (Cilt 1). Ankara: Adil Yayınevi.

Özmen, İ. (2007). En Son Değişikliklerle İcra Mahkemesinin Görevine Giren Suçlar (Cilt 1. Baskı). Ankara: Seçkin Yayıncılık.

PENCANITEZ, H., ATALAY, O., SUNGURTEKİN ÖZKAN, M., & ÖZEKES, M. (2019). İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı (Cilt 6.Bası). İstanbul: On İki Levha Yayıncılık A.Ş.

  1. Hakan Pekcanıtez ve diğerleri, İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 6. Bası, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2019, s. 173.
  2. Pekcanıtez ve diğerleri, s. 173.
  3. Ramazan Arslan, “Borçlunun Üçüncü Kişide Bulunan Alacağının Haczi, Haczin Üçüncü Kişiye Bildirilmesi ve Sonuçları”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.65, S.4, 2016, s. 3220.
  4. Arslan, “Borçlunun Üçüncü Kişide Bulunan Alacağının Haczi, Haczin Üçüncü Kişiye Bildirilmesi ve Sonuçları”, s. 3220-3221.
  5. Ramazan Arslan ve diğerleri,İcra ve İflas Hukuku, 6. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 2020, s. 271.
  6. Pekcanıtez ve diğerleri, s. 178.
  7. Böylece zimmetinde sayılan borcu ödemek zorunda kalan üçüncü kişi, aslında borçlu olmadığı bir parayı ödemiş olduğu gerekçesiyle, takip borçlusu ile kötüniyetli alacaklıya karşı (sebepsiz zenginleşme nedeniyle) geri alma davası ( TBK m.77 vd.) açabilir (bkz. m.89,V/c.2).
  8. Arslan ve diğerleri, İcra ve İflas Hukuku, s. 271.
  9. “…İİK 89. maddesine göre; ikinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa on beş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. On beş günlük bu süre, hak düşürücü süre olup taraflarca ileri sürülmemiş olsa dahi, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınır. Yukarıda belirtilen tebliğ tarihleri gözetildiğinde; her iki davacı yönünden de dava tarihi itibariyle hak düşürücü süre dolmuştur. Davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne hükmedilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden…” Yargıtay 4.HD., T. 17/01/2019, E. 13822, K. 151, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t:15/04/2022
  10. “…Dava, İİK 89/3 maddesi uyarınca açılmış olan menfi tespit sitemine ilişkindir. İİK 89. maddesi uyarınca 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine 7 gün içerisinde itiraz edilmemesi sebebiyle borç zimmetinde sayılan üçüncü kişi İİK 89/3. maddesi gereğince 3. haciz ihbarnamesine karşı 15 günlük süre içinde menfi tespit davası açtığı takdirde bu davada üçüncü kişi takip borçlusuna borçlu olmadığını ispata mecburdur. Mahkemece, açık yasa hükmü göz önüne alınarak ispat yükünün davacı 3. şahısta olduğu gözetilmeksizin…” Yargıtay 19.HD., T. 25/10/2017, E. 12215 K. 7293, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t:15/04/2022
  11. Arslan ve diğerleri, İcra ve İflas Hukuku, s. 272.
  12. Arslan, “Borçlunun Üçüncü Kişide Bulunan Alacağının Haczi, Haczin Üçüncü Kişiye Bildirilmesi ve Sonuçları”, s. 3230.
  13. Arslan, “Borçlunun Üçüncü Kişide Bulunan Alacağının Haczi, Haczin Üçüncü Kişiye Bildirilmesi ve Sonuçları”, s. 3228.
  14. “…İİK’nun 89. maddesinde üçüncü kişiler aleyhine itirazın iptali davası açılacağına dair bir hüküm bulunmadığından alacaklı, üçüncü kişinin 89/1 ihbarına yaptığı itirazın iptalini icra mahkemesinden isteyemez…”Yargıtay 12. HD., T. 30/11/2010, E. 16005 K. 28045, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t:15/04/2022
  15. Nizam İpekçi, İcra ve İflas Kanunu Tatbikatı (Şerh) 1-99, 5.Bası, Adil Yayınevi, Ankara 2005, s. 694.
  16. İpekçi, s. 694.
  17. İsmail Özmen, En Son Değişikliklerle İcra Mahkemesinin Görevine Giren Suçlar, 1. Baskı, Seçkin Yayıncılık, 2007, s. 243.
  18. Özmen, s. 243.
  19. “…Buna göre; İİK’nin 89/4.maddesi uyarınca üçüncü kişi hakkında tazminat davası açılabilmesi için üçüncü kişiye İİK’nin 89/1 maddesi uyarınca birinci haciz ihbarnamesi gönderilmesi (buna itiraz edilmemesi halinde ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmesi) ve yasal süre içerisinde üçüncü kişi tarafından haciz ihbarnamelerinden birine itiraz edilmiş olması zorunludur…” Yargıtay 12.HD., T. 18/06/2018, E. 3928 K. 6194, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t:15/04/2022
  20. “…Üçüncü kişi banka süresinde 89/1 ihbarına itiraz etmiştir. Bu durumda 89/2 ihbarı gönderilemez. Alacaklı vekilinin itirazın yerinde olmadığından bahisle İİK’nin 89/4 maddesi gereğince tazminat ile üçüncü kişinin cezalandırılması için merciiye başvurması gerekir. Açıklanan şu duruma göre şikayetin kabulü gerekirken…” Yargıtay 12.HD, T.02/12/1993, E. 14816 K. 18908, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t:15/04/2022
  21. Pekcanıtez ve diğerleri, s. 175.
  22. Arslan ve diğerleri, İcra ve İflas Hukuku, s. 273.
  23. Pekcanıtez ve diğerleri, s. 177.
  24. “…İcra takip dosyasında davalı üçüncü sahsa gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesinin 05/02/2013 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, yasal 7 günlük sürenin geçmesinden sonra 18/03/2013 tarihinde itiraz edildiğinin anlaşılması karşısında, suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi…” Yargıtay 19.CD, T.21/02/2018, E. 2017/2398 K. 2018/1757, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t:15/04/2022 – Aynı yönde karar; Yargıtay 19.CD, T. 21/11/2017, E. 22267 K. 9872, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t:15/04/2022
  25. “…İİK m.89/4 uyarınca açılan tazminat davasında, tazminata hükmedilebilmesi için üçüncü kişiye “haciz ihbarnamesi” gönderilmiş olması gerektiği, haciz ihbarnamesi yerine “haciz müzekkeresi” gönderilmiş olması halinde, adı geçen madde uyarınca tazminata hükmedilemeyeceği…” Yargıtay 12.HD, 17/06/2010, E. 3160 K. 15435, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t:15/04/2022
  26. Hükmi şahısların muamelelerinde kimlerin ceza göreceği :Madde 345 – Bu kanunda yazılı suçlar, hükmi bir şahsın idare veya muamelelerini ifa sırasında işlenmiş ise ceza o hükmi şahsın müdürlerinden, mümessil ve vekillerinden, tasfiye memurlarından, idare meclisi reis ve azasından veya murakıp ve müfettişlerinden fiili yapmış olan hakkında hükmolunur.
  27. Emine Halman Çetin, İcra – İflas Suçları ve Yargılama Usulü, Güncel Hukuk Yayınları, İzmir 2007, s. 46.
  28. “…Her ne kadar davaya konu haciz ihbarnamesine vekil tarafından itiraz edilmiş ise de vekil tarafından yapılan itiraz ancak ceza hukuku anlamında suçun oluşumu ve cezaların şahsiliği prensibi gereğince vekilin beyanlarından dolayı asilin cezalandırılmasını engeller…” Yargıtay 12.HD., 31/05/2021, E. 337, K. 5714, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t:15/04/2022 – Aynı yönde karar; Yargıtay 19.CD., 28/09/2016 E. 5414, K. 20899 ve Yargıtay 19.CD., 27/04/2016 E. 18230, K. 16453, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t:15/04/2022
  29. “…her ne kadar davaya konu haciz ihbarnamesine vekil tarafından itiraz edilmiş ise de vekil tarafından yapılan itiraz ancak ceza hukuku anlamında suçun oluşumunu ve cezaların şahsiliği prensibi gereğince vekilin beyanlarından dolayı asilin cezalandırılmasını engeller. Ancak vekilin asil adına yapmış olduğu itiraz hukuki anlamda geçerli olup tazminat davası açısından asili bağlayacağı nedenle eğer şartları var ise tazminata hükmedilmesini gerektirir…” Yargıtay 12 HD., T. 28.09.2021,E. 2574, K. 8044, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t: 15/04/2022
  30. Haciz ihbarnamesine verilen cevabın gerçeğe aykırı olduğu iddiası nedeniyle üçüncü kişinin cezalandırılması isteği cezanın kişiselliği prensibi de dikkate alınmak suretiyle ayrı bir yargılama usulüne tabi olup, tazminat istemi yönünden davanın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekmektedir. Ancak tazminat ve cezalandırılma istemiyle birlikte açılan davalara ceza mahkemesi sıfatıyla bakılacağı gözetilmeksizin hukuk mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilerek karar verilmesi isabetsiz olduğundan…” Yargıtay 16.HD., 31/01/2011, E. 9150, K. 365, Kaynak :www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t: 15/04/2022– Aynı yönde karar; Yargıtay 11.CD., T. 11.09.2014, E. 9723, K. 14678, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t: 15/04/2022
  31. Yetki :Madde 348 – (Değişik: 31/5/2005-5358/20 md.)Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı yetkili icra mahkemesi, icra takibinin yapıldığı yerdeki mahkemedir.
  32. “…İstanbul 11.İcra Müdürlüğünün 2005/434 Esas dava dosyası içeriğine göre, borçlu şirketin borca ve faize itiraz etmesi nedeniyle hakkındaki icra takibi 21.04.20005 tarihinde durdurulmuş olup, alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davasının ise İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/294 E. sayılı dava dosyasından gönderilen 24.11.2015 tarihli yazısına göre henüz kesin sonuca bağlanmadığı, dolayısıyla davalı üçüncü şahıs hakkında haciz ihbarnamesine itiraz tarihinde kesinleşmiş bir alacak bulunmadığının anlaşılması karşısında, suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken…” Yargıtay 19.CD., T. 27/09/2018, E. 7508, K. 9506, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t: 15/04/2022 – Aynı yönde karar; Yargıtay 12. HD., T. 16/11/2021, E. 6400, K. 10187, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t: 15/04/2022
  33. Pekcanıtez ve diğerleri, s. 177.
  34. “…İcra hakimi, davanın niteliğine göre hem hukuk ve hem de ceza hakimi sıfatına haiz bulunmakta olup, mahkeme sıfatının tayininde öncelikle cezalandırma isteğinin gözönünde tutulması gerektiği…İİK’nın 89/4 ve 338/1 maddeleri uyarınca hem tazminat, hem de cezalandırma istemiyle açılan davada hukuk mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilip,…talep edilen tazminat hakkında…bir karar verilmemesi isabetsizdir..” Yargıtay 16.HD., T.06/07/2009, E. 3406, K. 4958, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t: 15/04/2022 – Aynı yönde karar; Yargıtay 16. HD., T. 12/01/2009, E. 8335, K. 66, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t: 15/04/2022
  35. Özmen, s. 245.
  36. Pekcanıtez ve diğerleri, s. 177.
  37. Arslan, “Borçlunun Üçüncü Kişide Bulunan Alacağının Haczi, Haczin Üçüncü Kişiye Bildirilmesi ve Sonuçları”, s. 3234.
  38. “…Somut olayda, 3. Kişi … Ltd. Şti.’nin, asıl borçlu … A. Ş.’ne, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi olan 19/03/2015 tarihi itibariyle kesinleşmiş ve muaccel bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti için her iki tarafa ait tüm ticari defter ve belgeler ile 2015 yılına ait ticari defterlerle birlikte, banka hesapları ile asıl borçlu ile 3. şahıs arasında düzenlenen sözleşme hükümleri de dikkate alınarak, (Fatura, Çek, Avansla ödemeleri, Banka dekontları vb. evrakların) üzerinde karşılaştırmalı olarak bilirkişi incelemesi yaptırılıp, 89/1. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun 3. şahıs şirketten kesinleşmiş ve muaccel bir alacağının olup olmadığının net olarak tespit edilerek sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri yerine, yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmakla, bu sebeple ticari defterlerin temini için, defterlerin ibraz edilmesi hususunda taraflara HMK’nun 220/3.maddesi ve HMK’nun 222/5. maddesi ihtarını içeren meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliği ile sonucuna göre HMK’nun 222/5. maddesi gereğince bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi…” Yargıtay 12. HD., T. 12/10/2021, E. 5148, K. 8736, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t: 28/04/2022
  39. Çetin, s. 55-56.
  40. “…Alacaklının 09.12.1997 tarihli oturumda ceza istemi ile ilgili şikayetinden vazgeçtiği görülmektedir. Merciice (…cezalandırılmadan tazminat istenemeyeceği…) gerekçe gösterilmiş ve alacaklının tazminat istemi reddedilmiştir. İİK’nin 89/4.maddesi son cümlesine göre tetkik mercii, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder. Cezalandırma isteminden vazgeçilmesi tazminat davasının incelenip, sonuçlandırılmasını engellemez. Tarafların delilleri toplanıp hasıl olacak sonuca göre alacaklının tazminat istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken…” Yargıtay 12.HD., T. 02/03/1998, E. 1666, K. 2349, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t: 15/04/2022
  41. Arslan, “Borçlunun Üçüncü Kişide Bulunan Alacağının Haczi, Haczin Üçüncü Kişiye Bildirilmesi ve Sonuçları”, s. 3236.
  42. Arslan, “Borçlunun Üçüncü Kişide Bulunan Alacağının Haczi, Haczin Üçüncü Kişiye Bildirilmesi ve Sonuçları”, s. 3237.
  43. Çetin, s. 71.
  44. Özmen, s. 246.
  45. “…Sanığın eyleminin 2004 sayılı İİK’nın 338.maddesi kapsamında olduğu, şikayet tarihinin 29/05/2013 tarihi olduğu, suçun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre davanın 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e ve 67.maddelerinde öngörülen 8 yıllık olağan zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, zamanaşımını kesen herhangi bir hüküm ve işlem bulunmaması nedeniyle, 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin 29/05/2021tarihinde inceleme sırasında gerçekleşmiş bulunduğunun anlaşılması bozmayı gerektirmiş…” Yargıtay 12. HD., T. 16/11/2021, E. 5188, K. 10199, Kaynak: www.sinerjimevzuat.com.tr, e.t: 27/04/2022
  46. Özmen, s. 246.
0536 708 6518Randevu